29 Temmuz 2025 - Salı

Yayla Evleri ve Yaylacılığın Bitmeyen Hikâyesi

Eskiden yaylacılık vardı. Her evde beş on inek, koyun, kuzu olurdu. Bahar gelince herkes yaylaya çıkar, koyunlar kuzudan ayrılır, ayrı meralarda otlatılırdı.

Yazar - FATİH MUHCU
Okuma Süresi: 3 dk.
FATİH MUHCU

FATİH MUHCU

fatihmuhcu@hotmail.com - 05462369940
Google News

 

Yayla Evleri ve Yaylacılığın Bitmeyen Hikâyesi

 

 

Eskiden yaylacılık vardı. Her evde beş on inek, koyun, kuzu olurdu. Bahar gelince herkes yaylaya çıkar, koyunlar kuzudan ayrılır, ayrı meralarda otlatılırdı. Güneş batmadan önce koyunlar sağılıp sütü alınır, sonra kuzular anneleriyle buluşturulurdu. O buluşmanın, o anın tarifi yoktur. Binlerce koyunun içinde her kuzu annesini bulur, kalan sütünü emer, şenlenirdi yayla. Yaylacılık işte buydu: emekti, bereketti, doğayla iç içe bir hayattı.

 

Şimdi bu anlattığım manzarayı bırakın yaşamayı, görmemiş çocuklar var. Hatta gençlerin çoğu o yayla düzenini duymamıştır bile. O yıllar geri gelir mi? Bana sorarsanız çok zor. Belki de imkânsız. Çünkü yaylacılık dediğimiz kültür tamamen erozyona uğradı. Şimdiki yaylacılık, eski yaylacılığın gölgesi bile değil. Yayla artık yazlık olmuş durumda. Eskiden yaylalara muhtarların ortak karar aldığı tarihte herkes yaylaya çıkardı ve kimse bu tarihten önce yaylaya giremezdi. Şimdi ise kar yerden kalkar kalkmaz yaylaya çıkılıyor.

 

Bir de işin yayla evleri boyutu var. Geçtiğimiz günlerde Kadırga Yaylası’nda bazı evlerin yıkılması yeniden gündeme oturdu. Birkaç evin yıkıldığını gördük. Vatandaş üzgün, haklı. Çünkü devlet, vatandaşı korumalıdır. Devlet herkese eşit davranmalı, davranmak zorundadır. Geçen yıl ev yapanla bu sene ev yapan arasında fark olmamalıdır. Parası olan ev dikiyor, olmayan bakıyor. Bu adalet midir? Değildir. Vatandaş da abartmamalı elbette. Bir ev yetmiyor; oğluna, torununa, hele ki devletin arazisini parselleyip mülk gibi kullanan var. Üstüne bir de yeni ev yapanı şikâyet ediyor. Kimin kimi nerede istemediği belli değil artık.

 

Karadeniz’in yayla sorunu kangren olmuş durumda. Bu meseleye neşter vurmanın iki yolu var: Ya eski yeni demeden bütün evleri yıkacaksın, dağları yine kurda kuşa bırakacaksın. Ya da bir plan dâhilinde herkese belli bir metrekarelik alan göstereceksin, kiralayacaksın. Herkes kuralına uyacak, doğa da korunacak, insan da mağdur olmayacak.

 

Yaylacılığın eski düzenini belki geri getiremeyiz. Ama en azından yaylanın ruhunu, yaylanın doğasını, yaylanın adaletini koruyabiliriz. Geriye güzel anılarla birlikte gelecek kuşaklara bırakacak temiz yaylalar kalsın bari…

 
#
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları