deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

petshop kedi maması köpek maması
mecidiyeköy dul bayan şişli dul bayan bakırköy dul bayan halkalı dul bayan avcılar dul bayan şirinevler dul bayan bahçeşehir dul bayan taksim dul bayan beşiktaş dul bayan kartal dul bayan kadıköy dul bayan ümraniye dul bayan anadolu yakası dul bayan maltepe dul bayan beylikdüzü dul bayan pendik dul bayan avrupa yakası dul bayan kocaeli dul bayan antalya dul bayan ataköy dul bayan eskişehir dul bayan fethiye dul bayan sakarya dul bayan muğla dul bayan malatya dul bayan denizli dul bayan konya dul bayan kayseri dul bayan ankara dul bayan bursa dul bayan izmir dul bayan
27 Mayıs 2023 - Cumartesi

UMUT TOHUMLARI

Tarlanıza neden diken yerine; Gül ekmiyorsunuz? Sonra komşunun tarlasındaki güle meylediyorsunuz…

Yazar - HANİFE DUTAR
Okuma Süresi: 5 dk.
1066 okunma
HANİFE DUTAR

HANİFE DUTAR

hanifedutar35@gmail.com -
Google News

Selamın aleyküm sevgili okurlar. Umarım ki herbiriniz çok iyisinizdir. Son zamanlarda gerek Ülke olarak, gerekse toplum ve birey olarak fazlasıyla bitmek bilmeyen telaşlarımız var. Malum seçim var, gündem oldukça yoğun. 1. Turun ardından 2. Tur için geri sayım başladı. Partilerin seçim vaadleri, birbirlerini karalama, propagandalar, programlar, atışmalar sürerken; Halktan da her kesin ve her kesimin dilinde bir siyasettir gidiyor. Siyaset yaparken dostlukların, arkadaşlıkların, ailenin ve eşlerin bile birbirine düştüğünü görüyorum. Biliyorum ki bunları gören sadece ben değilim. Siyaset yüzünden, partizanlık pahasına bir çok ilişkiyi mundar ettiler. Bire bir yaşıyor ve çevremde sıklıkla şahit oluyorum. Hatta öyle ileri seviye tartışmalar oluyor ki; farklı görüşte olan çiftlerimiz sırf görüş ayrılığı yüzünden ayrılmaya kalkıyor. Hikaye uydurmuyorum, birebir şahit oluyorum! 


Sizce değer mi?
Siyaset uğruna her duyguyu körerttiğinizin farkında mısınız?
Biz Müslüman Ülke’yiz!
Biz Türk milletiyiz! 
Bize yakışıyor mu?

    Konuyu açmadan geçemeyeceğim…


Geçen haftalarda sosyal medyada o kadar insanlık dışı mesajlar okuduk ki, o kadar haber izledik ki; şaşkınlığımı gizleyemedim.
Üzüntümün zaten tarifi yok!
Deprem bölgesindeki vatandaşların oyunu daha çok A partisine attılar diye, kin ve nefret kustular adeta. Ne bu nefret. İnsanlığınızı oya göre mi kullanıyorsunuz. 

 

Vicdanınızın pusulası oy sandıkları mı?  

Yaptığınız iyiliği söyleyecek kadar alçaldınız mı? A partisi, B partisi değil mesele! Hani insan haklarına saygı nerede!
Yok yere ayaklanıp, boş konulara pankart açılıyor da; Bu kargaşaya dur diyen olmuyor…
Onlarca şehri doğal afet alt üst etti siz hâlen oy kavgası yapıyorsunuz. Her birey özgür iradesiyle istediğine oy verir. Bu kadar çirkinleşmenin, çirkefleşmenin ne anlamı var?


Çok yazık ya! Biz ne ara bu kadar nefret doldurduk yüreklerimizi. 
İşin en kötü tarafı geleceğe yetiştirdiğimiz, hazırladığımız tohumlar her şeye şahit oluyorlar. Peki çocuklarımızın her konuda biz yetişkinleri örnek aldığını biliyor musunuz? Elbette biliyorsunuz o halde neden onlara sevgiyi, birbirimizin görüşlerine saygı duymayı, okumayı, yüksek sesle değil, sakin konuşmayı, cevap vermek üzere değil; gerçekten anlayarak dinlemeyi öncelikle biz yaparak örnek olmuyoruz. Unutmayın çocuklar söylediklerinizi değil; sizden gördüklerini yaparlar. O yüzden önce bizler ebeveynleri olarak insan olmanın erdemine ulaşacağız, çocuklar zaten bizi görüp arkadan gelecektir…

Tarlanıza neden diken yerine; 
Gül ekmiyorsunuz? 
Sonra komşunun tarlasındaki güle meylediyorsunuz…
 

    Bize emanet olan bu vatanı ve bize emanet olan evlatlarımızı koruyup kollamak bizim asli görevimiz. Birinci temel vazifemiz. Bu vazifeye siyaseti, kirli oyunları, menfaatleri, nefret tohumlarını bulaştırmayalım. Emanete sahip çıkmak boynumuzun borcudur.  
Dileğim; Sandık sonuçları cennet Ülke’m için hayırlara vesile olsun.
    Konuyu toparlayalım, nihayetinde dediğim gibi evlatlarımız bizim ayak izlerimize basarak takip ediyorlar bizi. Her ne kadar bizim ayak izlerimiz bir kaç beden büyük olsada; Her adımda bir kalıp çıkarıyorlar kendi hayatlarına. O yüzden ilerde nasıl bir gençlik görmek istiyorsak şimdiden bastığımız yerlere pürdikkat kesilmeliyiz.


    Dün gece küçük kızım babasına şiir yazmış, süslemiş, bana getirdi anne babam için yazdığım şiir nasıl okur musun dedi?
O kadar duygu yüklü, o kadar anlamlı şeyler yazmış ki çok duygulandım. 


Geçenlerde de hikaye yazdı beklediğimden çok daha fazlasıydı.
   Bana söylediği cümle ise benim size anlattıklarımı kanıtlar niteliğindeydi.
Anne bende senin gibi yazar olmak istiyorum dedi. Bu gurur vericiydi. O yüzden diyorum çocuklar bizim, onların hayatlarını bizim hayatımız şekillendiriyor. Dediğimizi değil; yaptığımızı yapıyorlar…


Hadi o zaman kendimize bir çeki düzen verelim. Geleceğe umut olalım. Kaossa, mutsuzluğa değil; Ümit ve mutluluğa yol olalım… 
Tarlamıza diken değil; Gül tohumları ekelim… 

Seygiyle kalın…
                        
 HANİFE DUTAR

#
Yorumlar (0)