29 Ekim 2024 - Salı

HAYAT OYUNU

Selamın aleyküm kıymetli okurlarım. Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Kimbilir  herbiriniz son yazımdan sonra ne çok  anılar yaşadınız, iyisiyle, kötüsüyle ne çok hatıraları heybenize koydunuz.

Yazar - HANİFE DUTAR
Okuma Süresi: 6 dk.
355 okunma
HANİFE DUTAR

HANİFE DUTAR

hanifedutar35@gmail.com -
Google News

 

Selamın aleyküm kıymetli okurlarım. Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba. Kimbilir  herbiriniz son yazımdan sonra ne çok  anılar yaşadınız, iyisiyle, kötüsüyle ne çok hatıraları heybenize koydunuz. Ağır ağır yol alırken bir çoğunuz hayat yolunda; diğer çoğunlukta koşar adım yol almakta. Kimbilir aramızdan kaç  kişi  kaçıncı hayal kırıklığını yaşamakta, kaçıncı kez hayata aldatmakta. Kaçımız sevdiklerimizle mutlu sonu beklerken, hayallerimizin yıkılışı gırtlağımızı acıtmakta. Kimbilir kaçımızın gönülden değer verdiği gönül ehlimizin son yolculuğuna uğurlamakta. Bilirmisiniz bu yetişkin kimliğin; kaçıncı kez İçimizdeki çocuğu kırmakta. Hayat bu ya hep acı, dram olmamakta, ne var ki acı ile mutluluk kolkola. Sende benim gibi en acı çektiğin anda, burnunu sızlatan, yüreğini  derinden kanatan, yutkunurken boğazının içsel acıdan, canından can gittiği anda güldüğünüz oldu mu? Akla uygun olmasa da; tarifi zor olsada, işte  bu dayanılmaz sancı anlarında bile gülebiliyorsan ve seni bu anlarda güldürmeyi başarabilen biri varsa çok  şanslı aynı zamanda, çok güçlüsün demektir. Zira dost arıyorsan; gerçek bir dost; sadece senin  kötü günde yanında olmak ile yetinmeyip,  seninle ağlayan degil, asıl mesele  sen ağlarken seni güldürmenin bir yolunu bulandır dost. Ayrıca  atalarımızın söylediği gibi:

"Dost kara günde belli olur." 

    Söylemi günümüzdeki yorumu biraz değişkenlik gösterebilir. Bu söze tabikii katılıyorum kara günümüzde de dostlarımız varlığı bizi mutlu, huzurlu ve güçlü hissettirecektir ama artık, sizler de mutlaka bu konudan muzdaripsinizdir iyi gün dosttu göremez olduk. Bir başarıya imza attığımızda, ilgi alanını  genislettiğinde, güzel  anılar ve işler  biriktirdiğinde dost dediklerinizi bırakın yanınızda olmayı, yakınınızda dahi göremiyoruz. Biliyorum bunları yaşayan  ve deneyimleyen sadece ben değilim, sizlerden gelen  soru ve yapmış olduğumuz muhabbetlerde birçoğumuz bu konudan yaka silkmekte. Sözün özü şu ki; dost sadece kara günde değil; iyi ve kötü gününde yanında olandır. Birde şu  var;  yaratılışımız itibariyle bizler duygular ile de çok fazla ilişkilerimize yön verip, adlandırırız. Çoğu  zaman  adlandırdığımız ilişkiler karışıyor. Dostumuz, dediğimiz düşman, arkadaş dediğimiz zaman içinde,  bir yabancı, kardeş  dediğimiz el, eş dediğimiz bir yalandan ibaret olabiliyor. İnsanların birbirine olan güveni  yıllar içinde  azalırken, son zamanlarda bir çoğumuz  kendini  yalnız ve mutsuz hissetmekte. Yazılarımda da izah ettiğim gibi bunun sebebi; yıllar içinde  yakınlarımız tarafından  uğradığımız hayal kırıklıkları, yarım kalmış başlangıçlar, yanlış adlandırğımız ilişkiler. 

Kalabalıklar içinde yalnız hissettiğiniz olmuştur.

Sıcak  bir tebessüm, samimi bir merhaba içinizi ısıtmaya yeterken, zaman zaman yüreğinizin  soğukluğunu ve yorulmuşluğunu hissediyorum. Gözlerinizde  hayat dolu neşeli ve hayata dair umutlu bakışınızı göremediğim de bende umutsuzluğa sürükleniyorum. Kendimi bu olumsuzluklara ve tükenmişliklere teslim etmemek için  adeta  direniyorum. Sizden bir ricam var, beni kırmayacağınızı umut ediyorum. 

Yazımın ulaştığı herkesten ricam; benimle birlikte direnmeye var mısınız?

Enerji bulaşıcıdır, siz benim gözlerime  nasıl  bakarsanız  kendinizi  öyle görürsünüz, o halde hayatımızdaki tüm olumsuzluklara rağmen,

Tükenmişliklere rağmen,

Hayal kırıklıklarına inat,

Ülke' miz de yaşanılan  tüm olumsuzluklara karşı, çalınan, kırılan, defalarca yitirilen umutlara  meydan okurcasına, yine ve yeniden dik yürümeye, tek başımıza da olsa doğru bildiğiniz yolda kimseye yenilmemeye, savaşmak için değil, sevmek için niyet etmeye, huşu içinde hayatımızı   yaşamaya ne dersiniz? Sizlerde biliyorsunuz başkası için  istemedikçe, kendimiz için istemenin anlamı ve huzuru yok. Aynı gökyüzünün altında, ayaklarımız aynı yeryüzüne basarken, aynı ay gecemizi aydınlatıyorken ve aynı güneş bizi  ısıtıyorken birbirimiz için, hepimiz için  istemeliyiz.  Hayat sadece bir defa bahşedildi bize, tekrarı yok, telafisi yok, o halde tek kullanımlık bu hayatı başkaları mı yönetecek, sen mi?

Bu tek kullanımlık hayatı desinler diye mi yaşamak istersin, yoksa yaratılışında ki sen gibi mi?

O halde bu tek kullanımlık hayatını başkalarının onayına göre mi yaşamak istersin, senin rızana göre mi?  Bu hayat seninse ve tek kullanımlık bir ömrü varsa; kimi ne diye yüceltiyorsun, kendi varoluşunu yok sayıyorsun? Düşünmeye zamanınız  var, ama çok fazla değil, tek tek gidiyoruz....Evett şimdi  veda zamanı  yazımı okuduğunuz için, duygularıma eşlik ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Kendinize çok iyi bakın, sevgiyle ve muhabbetle kalın, hoşçakalın...

 

HANİFE DUTAR 

 

Youtube kanalıma ücretsiz abone olabilirsiniz, sosyal medya dan çalışmalarıma ulaşabilirsiniz.

 

 

https://youtube.com/@yayladahayat?feature=shared

#
Yorumlar (0)